İngilizce ALL, WHOLE, NONE, HALF Konu Anlatımı
Written by İngilizce Öğretmeni
İngilizce ALL, WHOLE, NONE, HALF Konu Anlatımı
All, sayılabilir tekil ve çoğul ve sayılamaz isimlerle kullanılır. Sayılabilir çoğul isimler genel anlamda kullanıldığı zaman direk ali 'dan sonra gelebilir.
|
All people are equal by law. |
Herkes kanun önünde eşittir. |
|
All nations want to be independent. |
Bütün uluslar bağımsız olmak istiyor. |
|
All students are afraid of exams. |
Bütün öğrenciler sınavlardan korkuyorlar. |
Specific bir isimle kullanıldığında all'dan sonra of kullanabiliriz. Ancak of kullanmadan da specific bir isim kullanmak mümkündür. Özellikle sayılabilir tekil isimlerle kullanıldığında of genellikle kaldırılır.
all of my students = |
all my students |
all of this money = |
all this money |
all of the information I was given = |
all the information I was given |
all of the people in the world = a |
all the people in the world |
all of the houses in our neighbourhood = |
all the houses in our neighbourhood |
all of these = |
all these |
all of this = |
all this |
all my life, all the book, all the house |
all life, all book, all house |
All, us, you. them ve it ile kullanıldığında of kaldırılamaz.
|
All of us want to live in comfort. |
Hepimiz rahat yaşamak istiyoruz. |
|
All of them were in favour of eating dinner out. |
Onların hepsi akşam yemeğini dışarıda yemeği tercih ediyor. |
|
All of it was spent thoughtlessly. |
Tüm bunlar düşüncesizce harcanmıştır. |
Ancak, personal pronoun + all yapısıyla of kullanılmaz.
All of us = we all (subject), us all (object) |
Hepimiz |
all of you = you all |
Hepiniz |
all of them = they all (subject), them all (object) |
Hepsi |
Bu yapıda all cümlenin öznesiyle kullanıldığında, yardımcı fiil yoksa, özne ile yüklem arasında, yardımcı fiil varsa, yardımcı fiille yüklem arasında kullanılır.
|
All of them objected to our proposal. They all objected to our proposal. |
Hepsi teklifimize itiraz etti. Hepsi teklifimize karşı çıktılar/itiraz ettiler. |
|
All of them were bought by a German. They were all bought by a German. |
Hepsi bir Alman tarafından satın alındı. Hepsi bir Alman tarafından satın alındı. |
|
She ate all of it = She ate it all. |
Hepsini yedi. |
|
I wanted to see all of them. = I wanted to see them all. |
Hepsini görmek istiyorum. |
|
She invited all of us. = She invited us all. |
Hepimizi davet etti. |
Yardımcı fiille biten kısa cevaplarda all, özne ile yardımcı fiil arasında yer alır.
We are all willing to help you. |
Hepimiz sana yardım etmeye hazırız. |
- Who is willing to help me? |
Kim bana yardım edecek? |
-We all are. |
Hepimiz. |
Whole daha çok sayılabilir tekil isimlerle kullanılır ve tüm/bütün anlamındadır. The, my, his, this gibi sözcükler all'dan sonra, whole'dan ise önce gelir.
the whole house = all the house |
bütün ev |
the whole book = all the book |
kitabın tamamı |
my whole life = all my life |
tüm hayatım |
this whole chapter = all this chapter |
tüm bu bölüm |
|
He spent his whole life/all his life in the village. |
Bütün yaşamını köyde geçirdi. |
|
I read the whole book/all the book in just two days. |
Bütün kitabı 2 günde okudum. |
"A whole ..." yapısını "bütün bir ..." anlamında kullanabiliriz.
|
He ate a whole chicken on his own. (a complete chicken = |
Bütün bir pilici tek başına yedi. |
All ve whole'un zaman sözcükleriyle kullanımı da farklıdır. Ali zaman sözcükleriyle kullanıldığında the almaz: all day, all year, all night, etc.
Whole ise önüne the alır: the whole day, the whole year, the whole night, etc.
|
Yesterday, I spent the whole day/all day working at home. |
Dün, bütün günümü / bütün günü evde çalışarak geçirdim. |
|
She'll spend the whole year/all year preparing for the university exam. |
Bütün yılı / yılı üniversite sınavına hazırlanmak için harcayacak geçirdi. |
All, bazı cümlelerde everything ve the only thing anlamını verir.
|
All (that) I want is a little peace and quiet. The only thing (that) I want is a little peace and quiet. |
Bütün istediğim biraz huzur ve sakinlik. İstediğim tek şey biraz huzur ve sessizliktir. |
|
All I've eaten today is a piece of bread. The only thing I've eaten today is a piece of bread. |
Bugün bütün gün tek yediğim şey ekmek. Bugün bütün yediğim tek şey ekmek. |
|
All you say is true. Everything you say is true. |
Söylediklerinin hepsi doğru. |
None, hiçbiri, hiç demektir; sayılabilir çoğul isimlerle ve sayılamaz isimlerle kullanılır. None kısa cevaplarda tek başına kullanılır. Ancak kendinden sonra isim kullanılacaksa, specific bir isim of ile gelir.
|
How much money do you have? None. (No money.) |
Ne kadar paran var, Hiç yok. |
|
How many applicants are there? None. (No applicants.) |
Kaç başvuru var? Hiç yok. |
|
None of these books are (is) suitable for a child. |
Bu kitaplardan hiçbiri bir çocuğa uygun değildir. |
|
None of the students were (was) keen on having an exam that day. |
Hiçbir öğrenci o gün sınav olmaya hevesli değildi. |
|
None of this money belongs to you. |
Bu paranın hiçbiri sana ait değil. |
None of us/you/them/those/these/lt/thls/that kullanımı mümkündür.
|
There were a lot of applicants, but none of them were suitable for the job. |
Bir sürü başvuran vardı, ancak bunların hiçbiri iş için uygun değildi. |
|
None of these can be eaten. |
Bunların hiç biri yenilebilir. |
|
None of it belongs to you. |
Bunların hiç biri sana ait değil. |
None of kendisi olumsuz olduğu için cümlenin yüklemi olumlu olur ancak cümle olumsuz bir anlam taşır. Sayılabilir çoğul isimlerle kullanıldığında fiil tekil ya da çoğul olabilir. Sayılamaz isimlerle kullanıldığında fiil daima tekildir.
|
None of these books are/is mine. |
Bu kitapların hiçbiri benim değil. |
|
None of his relatives were/was helpful enough. |
Hiçbir akrabası yeterince yardımcı olmadı. |
|
None of this information is accurate. |
Bu bilgilerin hiçbiri doğru değildir. |
|
None of the fruit was washed. |
Meyvelerin hiç biri yıkanmadı. |
Half, yarısı anlamındadır ve sayılabilir tekil ve çoğul ve sayılamaz isimlerle kullanılır. Half dan sonra specific bir isim kullanılır. Half ile isim arasında of kullanabiliriz. Ama genellikle of kaldırılır. Us, them, you, it, gibi zamirlerle of kaldırılmaz.
half of the students = half the students = half of them |
half of the money = half the money = half of it |
half of the book = half the book = half of it |
Half sayılabilir tekil ve sayılamaz isimlerle kullanıldığında tekil fiil; çoğul isimlerle kullanıldığında çoğul fiil alır.
|
Half (of) this money is yours. |
Bu paranın yarısı sizindir. |
|
Half (of) the work has been completed. |
İşin yarısı tamamlanmıştır. |
|
Half (of) the film was censored. |
Filmin yarısı kesilmiş. |
|
Half (of) the students were against taking the exam that day. |
Öğrencilerin yarısı, o gün sınava girmekten alıkonuldu. |
|
Half (of) these books are my friend's. |
Bu kitapların yarısı arkadaşımın yarısıdır. |
|
Not all the books here are mine. Half of them belong to my friend. |
Buradaki tüm kitaplar benim değil.Yarısı arkadaşıma ait. |
|
Half (of) the money was spent on clothing, and half of it was spent on food. |
Paranın yarısı kıyafet için yarısı da yiyecek için harcandı. |