GENİŞ ZAMAN : THE SİMPLE PRESENT TENSE
- Geniş Zaman
- Okunma Sayısı: 14843
GENİŞ ZAMAN: THE SIMPLE PRESENT TENSE
The Simple Present Tense, bir eylemin ya da durumun geçmişte, şu anda ve gelecekte gerçekleştiğini belirten Zaman yapısı. The Simple Present Tense yapısı, eylem veya durumun ne Zaman başladığını ya da ne Zaman biteceğini bildirmez, sadece gerçekleştiğine dair bilgi verir. Sürekli tekrarladığımız yada sıradan hale gelmiş eylemleri de anlatabiliriz. Türkçe’de karşılık olarak ‘’ir,er’’ gibi kelimeleriyle oluşturulur.Örn:( gelir,gider,yapar vb)Bazı cümlelerde iyor olarak çevrilen cümleler de simple past tense ile kurulabilir (Seni seviyorum : I love you )
A) OLUMLU CÜMLE KURULUŞU:AFFIRMATIVE SENTENCES
I |
Verb |
|
Object |
Time |
You |
Verb |
|
Object |
Time |
We |
Verb |
|
Object |
Time |
They |
Verb |
|
Object |
Time |
He |
Verb |
‘’s,ies,es’’ |
Object |
Time |
She |
Verb |
‘’s,ies,es’’ |
Object |
Time |
It |
Verb |
‘’s,ies,es’’ |
Object |
Time |
Üçüncü tekil şahıs için (he/she/it) fiil, olumlu cümlede –s takısı alır.Bu takılar fiilin yazılışına göre değişebilir
- He/she/it gibi özneleri anlatırken fiillerin son harfler ‘’ch,sh,s,ss,x,o,zz’’ ile biten fiiller ‘’es’’ takısı alırlar
Match |
Kiss |
Bus |
Box |
Brush |
Go |
Watch |
Trench |
Teach |
Catch |
matches |
Kisses |
Busses |
Boxes |
Brushes |
Goes |
Watches |
Trenches |
Teaches |
Catches |
- Eğer sessiz bir harften sonra ‘’y’’ ile biterse ‘’y’’ düşer ‘’ies’’ olur.
Cry |
Carry |
Study |
Fly |
Dry |
Try |
Apply |
Cries |
Carries |
Studies |
Flies |
Dries |
Tries |
Applies |
- Fakat sesli bir harften sonra ‘’y’’ ile biterse ‘’s’’ eklenir
Pray |
Say |
Play |
Buy |
Enjoy |
Stay |
Annoy |
Pay |
Lay |
Prays |
Says |
Plays |
Buys |
Enjoys |
Stays |
Annoys |
Pays |
Lays |
- ‘’Have’’ fiiliyle bir olumlu cümle kuruyorsak he/she/it için ‘’has’’ halini alır ama soru ve olumsuzlarda ‘’have’’ olur.
ÖRNEKLER
|
I go to run everymorning |
Her sabah koşmaya giderim |
|
She plays tennis everyweekend |
O her haftasonu tenis oynar |
|
Aylin usually goes to the theatre |
Aylin genellikle tiyatroya gider |
|
My father sometimes gets up very late |
Babam bazen çok geç uyanır |
|
We buy a newspaper regularly |
Düzenli olarak bir gazete alırız |
B) OLUMSUZ CÜMLE KURULUŞU = NEGATIVE SENTENCES
- Olumsuz cümlelerde i / you / we / they için do not kısa haliyle don’t eki kullanılır he/she/it için ise does not ya da kısa haliyle doesn’t kullanılır fakat fiiller herhangi bir ‘‘s ‘’ takısı almaz.
I |
Do not or don’t |
Verb |
Object |
Time |
You |
Do not or don’t |
Verb |
Object |
Time |
We |
Do not or don’t |
Verb |
Object |
Time |
They |
Do not or don’t |
Verb |
Object |
Time |
He |
Does not or doesn’t |
Verb |
Object |
Time |
She |
Does not or doesn’t |
Verb |
Object |
Time |
It |
Does not or doesn’t |
Verb |
Object |
Time |
ÖRNEKLER
|
I don't get up early. |
Erken uyanmam. |
|
We don't go on holiday every year. |
Her sene tatile gitmeyiz. |
|
You don't like animals. |
Sen hayvanları sevmezsin. |
|
Asiye doesn't clean the house herself. |
Asiye evini kendi temizlemez. |
|
Ali doesn't have breakfast in the morning |
Ali sabahları kahvaltı yapmaz. |
|
They usually don't go out on Sundays. |
Onlar pazarları dışarı cıkmaz. |
|
She frequently doesn't want to do her homework. |
O sık sık ödevini yapmak istemiyor. |
C) SORU CÜMLELERİ KURULUŞU = INTERROGATIVE SENTENCES
- Soru cümlelerinde ‘’do/does’’ ekleri cümlenin başına gelir ve fiiller herhangi bir ‘’s’’ takısı almaz.
Do or don’t |
I |
Verb |
Object |
Do or don’t |
You |
Verb |
Object |
Do or don’t |
We |
Verb |
Object |
Do or don’t |
They |
Verb |
Object |
Does or doesn’t |
He |
Verb |
Object |
Does or doesn’t |
She |
Verb |
Object |
Does or doesn’t |
It |
Verb |
Object |
ÖRNEKLER
|
Does your sister always get up early? |
Kız kardeşin erkenden uyanır mı? |
|
Does your company keep their promises? |
Şirketiniz sözlerini tutar mı? |
|
Do you like animals? |
Hayvanları sever misin? |
|
Do you love me ? |
Beni seviyor musun? |
|
Do you catch colds often? |
Sık sık soğuk algınlığına yakalanır mısınız? |
|
Don't you ever help your mother? |
Annene hiç yardım eder misin? |
|
Do you work at Hospital? |
Hastanede çalışır mısınız? |
*The Simple Present Tense’de bir çok Zaman zarfı bulunmaktadır. Bu zarflar cümleyi olumlu veya olumsuz yapar ve cümlede ki yeri bazen başına bazen ortasın gelmesine neden olur...
a) Genelde yaptığımız işleri, alışkanlıklarımızı anlatırken bu Zaman zarflarını kullanırız
always, |
someTimes, |
never, |
often |
every day |
every month |
every year |
every summer |
Every morning |
Every night |
Hep/daima |
Bazen |
Asla |
Often |
Her gün |
Her ay |
Her yıl |
Her yaz |
Her sabah |
Her gece |
|
- What time do you usually get up? - I usually get up at seven o'clock. |
Genellikle kaçta uyanırsın? Ben genelde saat 7de uyanırım. |
|
- Does ayse always get up early? - Not always. She sometimes gets up very late. |
Ayşe her Zaman erkenden kalkar mı? Her Zaman değil . Bazen çok geç uyanır. |
|
- How often do you go to the cinema? - I go to the cinema every weekend |
Ne kadar sıklıkla sinemaya gidersin? Her haftasonu sinemaya giderim. |
|
- How often does your brother write to you? - He writes to me very often. |
Biraderin sana ne kadar sıklıkla yazar? O bana sık sık yazar. |
b) Frequency AdVerbs (Sıklık bildiren Zaman zarflan)
always |
Hep , Her zaman |
almost always/nearly always |
Hemen her zaman |
very often |
Çok sık |
usually/generally |
Genellikle, genelde |
often/frequently |
Sık sık |
someTimes/occasionally |
Bazen/ara sıra |
rarely/seldom |
Ender/nadiren/seyrek |
hardly ever/scarcely ever/almost never |
Hemen hemen hiç |
Never |
Asla / hiç / hiç bir zaman |
- Yardımcı fiil bulunmayan olumlu cümlelerde bu zarflar asıl fiilden önce, yani özne ile yüklem arasında yer alır.
|
She always sings in English |
O daima ingilizce şarkı söyler |
|
I sometimes feel depressed |
Bazen bunalımlı hissediyorum |
|
They seldom go to the theatre |
Onlar nadiren tiyatroya giderler |
- Sıklık bildiren zarfların olumsuz cümledeki yeri değişiktir. Always daima olumsuzluk eki "not" dan sonra gelir.
|
I don't always get up early. |
Daime erkenden uyanmam |
|
Selin doesn't always study very hard. |
Selin her zaman çok ders çalışmaz |
|
They don’t always late for class. |
Onlar her zaman sınıfa geç kalmazlar |
- frequently, someTimes ve occasionally olumsuzluk ekinden önce gelir.
|
I sometimes don't want to be with people. |
Bazen insanlarla birlikde olmak istemiyorum |
|
She frequently doesn’t want to study. |
O çok sık ders çalışmak istemez |
- usually, generally ve often her iki durumda da kullanılır.
|
We often don't watch TV |
Çok sık televizyon izlemeyiz |
|
We don't often watch TV |
Çok sık televizyon izlemeyiz |
- rarely, seldom, hardly ever, almost never ve never olumsuz cümlede kullanılmaz. Bu zarflar sadece olumlu cümlede kullanılır, ancak olumsuz bir anlam taşır.
|
I hardly ever go to the theatre |
Hemen hemen hiç tiyatroya gitmem |
|
My mother almost never complains |
Annem neredeyse hiç şikayet etmez |
|
She never comes to her classes on Time |
O hiç sınıfa Zamanında gelmez |
|
People seldom ask questions. |
İnsanlar nadiren soru sorarlar |
|
He almost never gets sick |
O neredeyse hiç hasta olmaz |
|
I rarely drive above 50 mph. |
Nadiren 50 km üstüne çıkarım |
|
We rarely see each other now. |
Birbirimizi çok nadiren görüyoruz |
|
She seldom goes to that sort of place. |
O nadiren böyle yerlere gider |
- Olumlu anlam taşıyan sıklık zarflarını (usually, generally, often, frequently, someTimes, occasionally) dilbilgisi kurallarına uygun bu kullanımlarının yanı sıra, cümlede vurguyu artırmak için, cümlenin başında da kullanabiliriz. Özellikle someTimes bu şekilde çok sık kullanılır
|
Sometimes I get angry easily |
Bazen çok kolay sinirlenebiliyorum |
|
Usually they spend too much money on luxuries. |
Onlar genellikle lüks şeylerde çok para harcarlar |
- Occasionally ve someTimes, cümle sonunda da yer alabilir.
|
I go to the theatre occasionally. |
Ara sıra tiyatroya giderim |
- Often, özellikle quite ve very ile birlikte kullanıldığında cümle sonunda da yer alabilir.
|
Do you catch colds often? |
Sık sık soğuk algınlığına yakalanır mısınız? |
|
We come to this restaurant quite often. |
Biz oldukça sık bu restorana geliriz |
|
I don't watch television very often. |
Çok sık televizyon izlemem |
|
We go there often |
Sıkça oraya gideriz |
|
She caught colds often |
O çok sık soğuk algınlığına yakalanır |
- Rarely ve seldom, özellikle only, very ve quite ile birlikte kullanıldığında, cümle sonunda yer alabilir.
|
I eat meat very seldom. |
Çok nadir et yerim |
|
My father smokes cigars quite rarefy. |
Babam oldukca seyrek puro içer |
- Ever olumlu veya olumsuz soruda kullanılır ve hiç anlamını verir. Olumsuz cümlede hiç demek için do not ever yerine never kullanılır.
|
Do you ever smoke? No, I never smoke. |
Hiç sigara içermisin Hayır hiç içmem |
|
Don't you ever help your mother? Yes, I help her when I have Time. |
Annene yardım eder misin? Evet, vaktim oldukça ederim |
|
Do you ever go to the cinema |
Hiç sinemaya gider misin? |
EN ÇOK NERELERDE KULLANILIR ?
a) Doğa kanunlarını, her Zaman geçerliliği olan doğruları ve genellemeleri bu tense ile ifade ederiz.
|
Water consists of oxygen and hydrogen. |
Su oksijen ve hidrojenden oluşur |
|
The Earth revolves round the Sun |
Dünya güneşin edrafında döner |
|
Plants need water in order to grow. |
Bitkilerin büyümek için suya ihtiyacı vardır |
|
Water boils at 100 degrees centigrade |
Su 100 derece de kaynar. |
|
Wood floats in water but iron sinks. |
Tahta suda yüzer ama demir batar |
|
Every love has an end |
Her aşkın bir sonu vardır |
b) Birinin genelde ne yaptığını sormak istersek What do yo do diyebiliriz ( ne yaparsın)
|
What do you do at the weekends? I usually work at weekends |
Haftasonları ne yaparsın? Genellikle çalışırım |
|
What does your father do in the evenings? He watches news |
Baban akşamları ne yapar? Haberleri izler |
|
What do you do if your girl friend goes? I do blind of your hand |
Kız arkadaşın giderse ne yaparsın? Elinin körünü yaparım |
c) Sinema, tiyatro gibi etkinliklerin başlama ve bitiş saatlerini, ders programlarını ya da uçak, tren, otobüs tarifelerini belirtirken, geniş Zamanı gelecek Zaman anlamıyla kullanabiliriz.
|
The bus times start to at 6 a.m. and stop at 12 a.m. every day. |
Otobüs saatleri saat 6’da başlar saat 12’de biter |
|
The train to Istanbul leaves at 9 a.m. and arrives there at 6 p.m. |
Istanbul treni yarın saat dokuzda ayrılır ve ertesi gün saat 6da varır |
|
Our lessons usually begin at 9 and finish at 12. |
Derslerimiz genelde saat 9 da başlayıp 12 de biter |
|
My course begins at 9 and finishes at 12. |
Kursum saat 9da başlar 12 de biter |
d) Gazete manşetlerinde, normalde past tense ile aktarılması gereken (olmuş, gerçekleşmiş) olaylar. Simple Present Tense ile aktarılır.
|
A live bomb blows up a shopping center in Syria |
Suriye’de bir alışveriş merkezinde canlı bomba patladı |
|
A coach collides with a waggon train in China: hundreds killed and hundreds more wounded |
Çin’de bir yük treniyle bir yolcu treni çarpıştı. Yüzlerce(kişi) öldü ve yüzlercesi yaralandı. |
e) Resmi yazışmalarda
|
We write to advise you |
Size bildirmek üzere yazıyoruz |
|
I enclose the cheque for ₺1000. |
1000 tl’lik çeki ilişikte gönderiyorum |
f) Adres sorarken
|
How do I get to the nearest Post office? |
En yakın postaneye nasıl giderim? |
|
You go straight on to the Erdal Grocer, then you turn left.and you will see ahmet uncle in there Ask him! |
Erdal Bakkal’a kadar dümdüz git sonra sola dön.ve orada Ahmet emmiyi göreceksin.Ona sor |